31 entry daha
  • ev sahibi olarak katılacağım ilk grevdir. daha nicelerine...
  • önce şu yanlışı düzeltelim a dostlar. kamu emekçilerinin greve gitmesi suç falan değildir. hükümet edenler elbette mevzii kaybetmemek adına bunu manipüle edecekler. başbakan şöyle demiş " yasal olmayan bir hak herhalde olamaz. yapılacak olan iş de yasal bir iş değildir. o zaman da tabii neticesine katlanırlar. ancak bunu söylemek durumundayım. biz her şeyi masada konuşarak, görüşerek halletmek durumundayız. masada konuşulan, görüşülen neyse, biz de hükümet olarak bu adımları atarız"

    dur masaya geleceğim de önce hukuktan bahsedeyim. evvelce yazmıştım danıştay 12. dairesi kararını, özetle. şimdi karar kısmını aktarayım:

    “öğretmen olarak görev yapan davacı, 11.12.2003 tarihinde özürsüz olarak bir gün göreve gelmediğinden bahisle 657 sayılı yasa'nın 125/c-b maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali ve aylıktan kesilen miktarın kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesi istemiyle dava açmıştır,

    manisa idare 'mahkemesinin 24.9.2004 günlü, e:2004/451, k:2004/862 sayılı kararıyla; 657 sayılı devlet memurları kanunu'nun 125. maddesinin c/b bendinde; "özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek" fiilinin aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayıldığı, dosyasının incelenmesinden davacının üyesi bulunduğu sendika ve bu sendikanın bağlı olduğu konfederasyon kararı uyarınca 11.12.2003 tarihinde bir gün süre ile göreve gelmediğinin anlaşıldığı, hukuken geçerli sayılabilecek bir özrü olmaksızın iş saatleri içinde göreve gelmeyen davacının aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasında türkiye'nin de imzaladığı avrupa insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşme ile diğer ilgili milletlerarası sözleşmelere ve 4688 sayılı kanunun 18. maddesi ile 657 sayılı yasa'nın 125/c-b maddesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

    davacı, anayasa ve diğer mevzuat hükümleri, ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alman sendikal hakların kullanılması niteliğindeki eylemin disiplin cezasını gerektirmediğini öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

    657 sayılı yasanın 125/c-b maddesinde, özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

    olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı yasanın 125/c-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.

    bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.”

    aha bu bir.

    satılmış ve diğerleri davasını yazmıştım; geleyim aihm’in “karaçay türkiye davası”ndan alıntılara:

    “..sendika üyelerinin grev ve eylemlere katılmasına yönelik verilen uyarma cezasının demokratik toplumda gerekli olmadığı sonucuna vararak aihs’nin 11.maddesi ihlal edildiğine karar vermiştir.” karar tarihi 27 mart 2007

    aha bir tane daha:

    karar tarihi 21 nisan 2009 yine aihm

    “sendikalara seslerini duyurma olanağı veren grev, sendika üyelerinin menfaatlerini korumalarında önemli bir husustur. mahkeme aynı zamanda grev hakkının uluslararası çalışma örgütü (ilo) tarafından da sendikal özgürlük ve sendikal hakkın korunmasına ilişkin c87 sayılı ilo sözleşmesi tarafından korunan sendikal örgütlenme hakkının kaçınılmaz mantıki sonucu olduğunu kaydeder. mahkeme, avrupa sosyal haklar sözleşmesi’nin de grev hakkını, toplu görüşme hakkının etkili kullanımının sağlanmasında bir vasıta olarak tanıdığını hatırlatır.”

    bu tür dava ve kararları uzatmak mümkündür. hasılı tüm kararların ortak noktası grev sözleşmelerle garanti altına alınmış bir hak olup, hükümet edenlerce engellenmeye çalışılmaktadır. ki onların doğası da buna gayet uygundur. o ne lan grev falan. akılları şaşıyor yemin ederim. ama senin şaşmasın.

    kapitalist toplumlarda emeğini satanlar ile emeği alanlar arasında bir çıkar çelişkisinin olduğunu sağır sultan bile duydu değil mi? birinin çıkarı diğerinin zararınadır. grev bu çelişkinin toplusözleşmelerde çözülememesi üzerine ortaya çıkar. ( ki kamu emekçilerinin sözleşme gibi bir hakkı da olmayıp başbakan’ın dediği gibi masada çözümlenmeye çalışılan görüşme hakkı vardır. safi orta oyunudur bu da, son söz daima bakanlar kurulundadır. onun sözü de bellidir. uzlaştırma kurulu var bir de, ona girmeyeyim daha iyi) çalışanların grev hakkının olmadığı durumlarda isteklerin işverene ki burada devlettir kabul ettirilmesi kolay olmaz, işveren, üzerinde bir baskı hissetmediği zaman talepleri kolayca reddedebilir. ( ne kadar tanıdık he mi? ) işte grev, işveren üzerinde bir baskı kurma, taleplerin kabulünün daha kolay sağlanması için önemlidir. bütün demokratik ülkelerde grev hakkı ve özgürlüğü işverenler karşısında çalışanların, sendikaları aracılığı ile pazarlık gücünü sağlamak amacıyla tanınmıştır.

    hasılı anlatılan senin hikayendir kardeşim. merak etme, yorma kendini. temel hizmetler aksamayacak, örgütlü güçler böyle sorumluluklar alırken halk için çıkar alana, eyleme. kendinden daha çok seni düşünür. ama sen de sabrediver e mi? hakikaten kimsenin yapamadığını yapıyorlar. hem ağlıyorsun muhalefet yok diye hem sövüyorsun. yapma. yılmazların, ertuğrulların, tahaların, altanların anlayacağı meseleler değil bunlar emin ol. mesela onlar vb. bilmez kamuda ah ne rahat memur felan dedikleri kitlenin içinde başta kamu sağlık kurumları olmak üzere tüm kamu kurumlarında iş güvencesinden yoksun çeşitli kadrolarda (4/b, 4/c, ücretli, vekil, taşeron vs.) esnek ve kuralsız çalıştırma biçimleriyle sömürülenleri.

    güzel olacak inan. sömürüye karşı gelişlerin çeşitli işaret fişekleri vardır, bilirsin tarihten. 25 kasım onlardan birine olmaya adaydır.
  • izmir'deki sokak ayağı saat 11.00'de konak sümerbank önünde gerçekleştirilecek kitlesel eylemle örülecek olan grevdir.
  • yarım da olsa katılacağım eylem*. yarın** 10.30'da kızılay'da bir ucundan tutacağım yine de basın toplantısının.
  • sendikalı olmayan memurların dahi sevk alarak katılacağı söyleniyor; tabii birkaç yerdeki örneklerden genel durumla ilgili bir sonuç çıkarmak aldatıcı olur. yine de hayatı mümkün olduğunca durdurmasını ve sermaye sınıfını paniğe sokmasını umduğum; kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakları için, tüm çalışanların insanca ücret alabilmeleri için, krizin bedelini işçilerin ödememesi için yerinde destek vereceğim grevdir.
  • sadece memur-sen'in destek vermediği genel grevdir. fakat onlar da emekçilere söz geçiremeyeceklerini anlamış/hissetmiş olmalılar ki, serbest bırakmışlardır. kısacası müthiş bir genel grev olacaktır. inşallah arkası gelir.
    sonuna kadar desteklediğim grevdir.
  • trenle seyahat edeceklerin* keşke bayram sonrası olaydı dedikleri grevdir.
  • hala bu grev işimi gücümü aksatacak diyen zihniyette insanlar mevcutsa şu linki okumalarını öneriyorum.

    http://www.ekolojistler.org/…enin-hikayendir-2.html

    açıp okumaya üşenenler için en önemli olan son paragrafı da buraya koyuyorum, ibret alınsın.

    "fransa’da üniversitelerdeki hareketlilik 2006’daki cpe karşıtı öğrenci hareketini akla getiriyor. 2006 yılının ilk aylarında gençlere yönelik ilk istihdam yasası (cpe) üzerine iki buçuk ay yaşanan kriz öğrencilerin zaferi ile sona ermişti. hükümet kontratı kaldırarak yerine zor durumda olan gençlere yönelik yeni olanakların tanınacağını belirtmişti. böylece hükümet öğrencilerin eylemleri karşısında 10 nisan 2006’da cpe’yi geri çekmek zorunda kalmıştı."

    demekki yapınca oluyormuş değil mi? eğer bizde de eğitiminden sağlık kuruluşlarına kadar toplumun her kesiminden gerekli desteği versek sendikalarla sivil toplum örgütleri de katılsa işin içine beraber bir hak arayışına girsek gayet iyi olmaz mı? dünyanın bütün emekçileri olmasa bile en azından bizim ülkemizdeki emekçilerin sesini duyurması gerçekten takdirliktir. benzinine, elektriğine, doğal gazına hatta toplu ulaşıma kadar zam üstüne zam koyup sendikalarla görüşmelerde yüzde 2.5 öneren bir devlete karşı yapılması gayet normaldir, bıraktım hukukunu gayet doğal bir haktır, bir nevi isyandır. işte bu grevlerle bu hak arayışlarıyla geleceğin sahibinin ancak biz olduğunu onlara hatırlatabiliriz.

    eğer biz yapmazsak kim yapacak? eğer şimdi değilse ne zaman?
  • beni kadıköy'den eminönü'ne giden vapurların çalışıp çalışmadığı hakkında derin düşüncelere sevk etmiştir an itibariyle. ne yapalım kardeşim, eyleme mi gitmeyelim ?

    tis yoksa grev var !
74 entry daha
hesabın var mı? giriş yap