• '20 lira para mı lan it oğlu it' demenin politik yolu.
  • "bozdurucam 20 liği, 1 lik yaptırıcam. sonra çıkarıcam masanın üstüne memuru, bir tane gıdısına, bir tane beline, bir tane alnına, bir tane çorabına.... haketsin azcık" dedirten açıklama.
    3 malbuş bile alınmıyor bu paraya demek istemişler sanırım...
  • devlet dairelerinde '20 lira hizmet bedeli' tabelalarını görmemize az kaldığının habercisidir.
  • zihniyetin tabana yayılması için elzem bir söylem. yeni normal.

    besin zincirinden bakacak olursak, devlet memuru için hoş karşılanma sınırı 20 tl ise gelin siz düşünün bunun müsteşarını, bakanını, başbakanını...
  • bu adamlara göre çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır ama çoğu rüşvet sayılanın azı iyi niyetli hediye sayılır. bakalım daha ne fetvalar verecekler. ulan adamlar resmen herşeyi işlerine geldiği gibi yorumluyo. vay arkadaş ya!

    (bkz: az rüşvet yoktur, iyi niyetli hediye vardır)
  • rüşveti önlemenin tek yolu; onu legalleştirmektir.
    ahanda yüce meclisimiz nasıl da önlüyor rüşveti, elal olsundur.

    şaka mısınız lan siz bana....dır.
  • kamu görevlileri etik kurulu'nun doğru bulmadığım kararı. bu kurul üyeleri azıcık empati kursalar ve kendilerini o 20 tl'yi vermeyenlerin yerine koysalarmış, aslında doğruyu ve etiği şıppadanak bulurlarmış.

    işlemi hızlı yapan memura 20 lira vermek, sürekliliği olmayan tek bir işlemde belki çok masum görünse de iş takipçilerinin cirit attığı kurumlarda, mesela tapu müdürlüklerinde, trafik tescil şube müdürlüklerinde haksızlığa ve hukuksuzluğa yol açar. çünkü işin tekrarında memur bilir ki işlemini süratli bir şekilde yaptığı x kişisi kendisine yine 20 tl verecektir. beklentisi budur. o ilk 20 tl'yi verenlerin işlemlerinin daha da hızlanacağı ve o kimselere ayrıcalık tanınacağı da gün gibi aşikardır. o ödemeyi yapmayanların ise işlemlerinin doğal olarak daha da yavaşlayacağı ve mağdur olacağı açıktır.

    nihayetinde uzun uzun yazmaya da gerek yok, hoca yüzyıllar önce demiş zaten: (bkz: parayı veren düdüğü çalar)

    ~ ayrıca türk ceza kanunu'nun görevi kötüye kullanma başlıklı 257. maddesi de bu konuda gayet etik bilgiler verebilir:

    (1) kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (3) irtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
  • öncelikle başbakanlığın açıklaması kısmen doğru bilgidir. zira; yapması gereken işi, hızlı yaptı diye bir memura para verirseniz, bu rüşvet suçunu oluşturmaz. olsa olsa görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. rüşvet, memurun yapmaması/yapması gereken bir işi yapması/yapmaması için verilir. mesela kırmızı ışıkta geçtiğiniz zaman sizi durduran polise 'çorba parası' vermek gibi...

    bu arada, yargıtay'ın, başbakanlığın yaptığı açıklamaya benzer bir kararı da ne yazık ki vardır. ama şimdi esas/karar numarası aklımda değil.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap