15 entry daha
  • "artik ayin onsekizi.

    yeter artik, ciksaniza abi.

    adamin davetiyesi gozumun onumde. altima sicmistim gulmekten. bir ay var daha dugune. cikin artik."
  • bir troll'ün tripgj9.swf linkli entry girmesi bile bu tepkizlikten, bu suskunluktan daha acı olamaz. 32 hayat bu, 32..

    geyiğini de yap, siyasetini de yap, gündem olmaya da çalış ama bu olayı görmezden, umursamazdan gelme, bu kadar duyarsız olma yahu.
  • ölüm inanılmaz acı da bu coğrafyada işçi ölümleri öylesine tecrübe edilip kanıksandı ki basit bile denemez artık bu cinayetlere. yaygın medyanın ekonomi sayfalarında rastlarsak şaşırmayız yarın bu habere. haberin altında ya da üstünde kocaman puntolarla bir madencilik şirketinin reklam haberi vardır, öylesine türkiye'yi seviyoruz, aman ne süper istihdam yaratıyoruz minvalli, rifat gülücüklü bir de. ölüyorlar, ölecekler, bu fiyata çalışacak milyonlar var ulan daha, he mi?

    işçi hakları, sosyal güvence, asgari ücretle köle gibi çalıştırılıp yeraltına yollanan kara nasırlılardan, özelleştirmelerden bahsetmeyeceğim. bunlar kapitalist düzenin olmazları zaten, ne kadar söversen söv dönüp yüzüne gülüyor utanmaz.

    derdim şu:

    "3 mart 1992 de ttk kozlu müessesesi'nde yaşanan grizu patlamasında ölen 263 madenci için tören düzenlendi.
    zonguldak türkiye taşkömürü kurumu (ttk) kozlu müessese müdürlüğü'ne ait maden ocağında 3 mart 1992 de grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden 263 madenci için facianın yaşandığı ocağın girişinde anma töreni düzenlendi. sabah saat 7.45'de yapılan törene ttk genel müdürü burhan inan, sendikamız genel başkanı ramis muslu, chp zonguldak milletvekili ali ihsan köktürk, devrek belediye başkanı özcan ulupınar, maden mühendisleri odası zonguldak şube başkanı erdoğan kaymakçı, ttk kozlu müessese müdürü kazım eroğlu ttk yöneticileri, sendikamızın genel merkez ve şubeler yöneticileri ile sivil toplum örgütü temsilcileri ve madenciler katıldı.
    tören bir dakikalık saygı duruşu ile başlarken, şehit madenciler için kur'an-ı kerim okundu. törene katılan madenciler ellerini açarak şehit madenciler için dua etti. sendikamız genel başkanı ramis muslu da bir daha benzer faciaların yaşanmamasını temenni ettiğini ve tüm maden şehitlerini rahmetle andığını söyledi."(1)

    "sendika, ramazan ayı münasebeti ile “şehit madencilerin ruhu için” zonguldak ulu camii’nde mevlit okuttu. mevlitte başta gmis genel başkanı ramazan denizer olmak üzere tüm genel merkez ve şube yönetim kurulu üyeleriyle işyeri temsilcileri "allah’ın huzurunda el açarak, yeraltındaki karanlıklarda yitip giden madencilere gani gani rahmet" diledi. mevlide katılanlara, gülsuyu ve şeker dağıtıldı."(2)

    bu da balıkesir'de meydana gelen son iş cinayetinin * ardından yapılan açıklama:

    "genel maden işçileri sendikası (gmis) genel başkanı ramis muslu, balıkesir’in dursunbey ilçesinde bulunan bir maden ocağında meydana gelen ve 13 maden işçisinin hayatını kaybettiği kazayı değerlendirdi. kaza nedeniyle büyük üzüntü duyduklarını ifade eden muslu, kazanın grizu patlamasıyla meydana geldiğinin anlaşıldığını belirterek, “kaza *, aldığımız bilgilere göre iş güvenliği önlemlerinin alındığı bir maden ocağında meydana gelmiş. kaza, yine de bazı eksikliklerin * bulunduğunu gösteriyor” dedi. muslu; “10 aralık 2009 tarihinde bursa kemalpaşa ilçesinde bulunan bir ocakta meydana gelen kazada 19 madenciyi kaybetmiş olmanın acısı yürüklerimizdeyken, bu kez balıkesir’in dursunbey ilçesinde bulunan bir maden ocağında grizu patlaması sonucu 13 madenci arkadaşımızı yitirmiş olmanın acısını yaşıyoruz. 13 maden şehidimize allah’tan rahmet, yakınlarına ve madencilik camiasına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi. dursunbey’deki aynı ocakta 1 haziran 2006 tarihinde de bir kaza meydana geldiğini ve 17 madencinin şehit olduğunu hatırlatan muslu şunları söyledi; “kazanın meydana geldiği 23 şubat günü saat: 19.00’dan itibaren gelişmeleri yakından izliyoruz. türkiye maden mühendisleri odası genel merkezi ve zonguldak şubesi ile kazanın oluş şekli konusunda sürekli bilgi alışverişinde bulunduk. ttk genel müdürümüz ile de kazayla ilgili görüşmemiz oldu.
    makine mühendisi ve aynı zamanda balıkesir tso başkanı olan ocak sahibinin de kaza sonrası yaptığı açıklamada tüm iş güvenliği önlemlerini aldıklarını söylediğini öğrendik. dursunbey’deki maden ocağında 2006 yılında meydana gelen kazanın ardından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm tedbirlerin alınmaya başlandığını ve yakın bir zamanda maden işleri genel müdürlüğü tarafından tüm denetimlerin yapıldığı bilgisini de aldık. denetim sonuçlarında, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı belirtilse de patlamanın grizu gazından oluşması yine de bazı eksikliklerin bulunduğunu gösteriyor. ocakta çalışırken patlamayla ölen ve yaralanan madencilerin yanması, güçlü ve alevli bir patlamanın varlığını gösteriyor. ocak içinde kullanılan tüm elektrikli araç ve malzemenin anti-grizu özelliğinde olması gerekir. açıklamalar da, ocakta kullanılan araç ve malzemenin bu özelliklere sahip olduğu da belirtiliyor. kazadan kurtulan madencilerin beyanlarına göre, gaz ölçümlerinde grizu düzeyi düşük. ancak patlamanın dinamit yerleştirmek için delik delindiği sırada meydana geldiğini ifade ediyorlar." (3)

    örgütlenmek de nasıl örgütlenmek. ah ulan.

    1-http://www.genelmadenis.org.tr/haber4.htm

    2-http://www.sesonline.net/…el_sayfa.php?kartno=49824

    3-http://www.genelmadenis.org.tr/

    bu arada 26 mayıs'ta yapılacak olan grev için hala türk iş'den ses çıkmış değildir. yine kıvıracaklar sanırım. eğer öyle olursa tüm iş cinayetlerine kurban verilen emekçiler kabusunuz olsun.
  • habermas bir makalesine "bugün dünyada hala açlıktan ölen insanlar varsa, felsefenin de en büyük sorunu budur" diye başlıyordu. 21. yüzyılda türkiye'de madenlerde hala insanlar ölüyorsa, bizim en büyük sorunumuz budur. gerisi laf-ı güzaf!
  • madenden, madenciden, madencilikten bi haber bin türlü sözlük liboşunun sivrisinek misali vızıldayarak "aman madencilik yapılamiyor, aman zart, aman zurt" şeklinde üşüştüğü patlamadır.

    bi siktirrin gidin lan, götünüzü sıkıştırdığınız ikea koltuklara kurulup başkasının acısı üzreinden prim yapmayın, asabımızı bozmayın.

    çoluğunu çocuğunu besleyebilmek, okutabilmek adına, tüm riskleri göze alarak diri diri toprağın altına inen ve o toprak altında can veren adamların ve o adamları, yani dostlarını kurtarabilmek adına canını tehlikeye atan, elinden gelen her şeyi yapan ama her şekilde doğaya yenilen diğer adamların hikayesi bu.

    bir kez olsun saygılı olun ve susun.
  • iş kazalarıyla en çok gündeme gelen sahalar, madenler ve tersaneler. bir de ölümcül rahatsızlıklara yol açan meslekler bir işçi ölürse medyaya yansıyor. sadece bu iş sahaları değil aslında... inşaat alanlarında, gemi inşaatlarından daha çok işçinin hayatını kaybettiği biliniyor.

    ancak, bu iş sahalarında demokrasi, iktisadi adalet, bilimsel standart ve sosyal değerler gibi ölçütlerin dışlandığı açıkken, ihmaller gün gibi ortadayken -otoriteye bir güven duygusuyla- patronların/sorumluların beyanlarına güvenilebiliyor.

    iş kazalarında dünyada üçüncü, avrupa'da birinci sıradayız. sanki mesele işçilerin hoyratlığından ya da doğal felaketlerden değil de başka bir şeyden kaynaklanıyor.

    tersaneleri uzun süre inceleyen aslı odman tersanelerdeki kazaları ve sebeplerini bir bir sıralamıştı: "mesele 'baret takmaya üsenen egitimsiz isçiler' degil"

    http://www.limteris.com/…haber_detay.asp?haberid=92

    "tuzla'daki isçiler "baret, gözlük takmadiklari için" ölmüyorlar. tuzla'da isçiler, tersanesinde gemi yapilan, üretim zincirinde en büyük kâr marjina sahip tersane sahibi isyerinin güvenligini -is baslamadan önce ve üretim sirasinda- almazsa ölüyorlar.
    mesele "baret takmaya üsenen egitimsiz isçiler" meselesi degil:

    **gemi insa sektöründe agirliklar tonla degil, grosston ile verilir. isçilerin üzerine düsen saç parçalari 3, 5 tonluk parçalardir. bu parçalar, "kostura kostura" büyüyen bu "basarili" sektörde, olmasi gerektigi gibi vinç yerine, forkliftlerle, daracik tersane mekaninda, acele acele bir yerden bir yere tasinirsa, forkliftten isçinin üstüne düsüp isçiyi, teknikeri, mühendisi ikiye bölebilirler.

    **böyle ölen isçiler vardir. isçilerin yüksekte çalisacagi iskeleler, geminin dis yüzeyi bozulmasin, ikinci kere taslama gerektirmesin, is "çabuk çabuk" yetissin diye kaynakla uygun bir sekilde sabitlenmezse, düsen isçi baretli, gözlüklü de olsa ölme ihtimali büyüktür.

    **is çabuk çabuk siparis sözü verilen tarihte yetissin, tersane sahibi gecikme tazminati ödemesin diye, bir yardimci esliginde yapilmasi gereken isler tek kaynakçi, tek montajciyla yapilirsa, isçi ambara veya denize düsse, düstügünden haberdar olunmasi saatler, bazen bir gün bile sürebilir.

    **is çabuk çabuk bitsin diye, oksijen hortumlari ve elektrik kablolari birbirinden düzgünce ayrilmazsa, isçinin kaynak yapacagi gemi dehlizleri fanlarla gazlardan arindirilmazsa, isçi patlamada ölür.

    bütün bu tedbirler, is kanunu'na göre ve her akliselim insanin tahmin edebilecegi gibi, isyerinde üretim yaptirtan, isçi, mühendis istihdam eden, bu isten kâr eden isverenin yükümlülügündedir."

    madenlerde de benzer ihmallerin olduğu açık.

    özetle:

    "ocağa her türlü gaz ölçümü yapılarak, önlem alınarak girildi." diyen işverenlerin/sorumluların senaryolarını pek dinlememek gerekiyor.
  • madenci tanıdığım yok. madencilikten anlamam. bu adamlar, her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmak zorunda olan adamlar, mevcut tüm haksızlıkların, adaletsizliğin can, kan bulmuş halidir. bu sefer, bir mucize olsun ve ailelerine kavuşsunlar demekten başka bir şey elden gelmiyor. ne kadar duyarsız bir toplum olduğumuz, insan hayatının beş kuruş etmediği gibi konular içinse artık çok geçtir.
  • her göçükte aynı şeyleri yazan yazarlar bir kere olsun göçüklerin sebeplerini ve madencilik sektörünün gelişiminin nasıl olduğunu araştırmış mı merak ediyorum? geçen sene ingiltere'de olan göçükte de bu dediklerini yazabildiler mi? tamam bu göçükler bir faciadır ancak bunun sebebini kapitalizm diye sınırlamak sadece facialar üzerinden zihinsel mastürbasyon yapmaktan başka bir şey değildir. yeraltında bir kere bile bulunmadan lütfen facialar hakkında böyle yorumlar yapmayın çünkü yeraltında bulunanlar için ifade ettiğiniz sadece züppelik.

    (bkz: ölü işçi fetişistleri)
  • patlamanın meydana geldiği kuyuda tahribat nedeniyle kuyu kafesi çalışmıyormuş ve işçilere, o kuyunun 2-2.5 km uzağındaki başka bir kuyudan ulaşılmaya çalışılıyormuş. ne zaman ulaşılacağı meçhul yani. asıl şok eden kısımsa; önceleri "durum ciddi değil, kısa sürede ulaşacağız kendilerine" açıklaması yapılırken; hala ulaşılaması neticesinde "hayatta olup olmadıklarını bilemiyoruz" denilmesi. yerin altında 32 insan var ve kendilerinin bulunması için el yordamıyla hareket ediliyor. tekrar ediyorum, empati kuruyorum, düşüncesi bile kalbimı sıkıştırıyor. yerin altında 32 insan...

    "çalışmaların sürdüğünü dile getiren dinçer, maden ocağında geçtiğimiz ekim ayında denetleme yapıldığını ve herhangi bir eksiklik saptanmadığını sözlerine ekledi."

    bursa'daki maden de denetlenmişti aynı bu şekilde, masa başında, madene bile gitmeden, herhangi bir eksiklik saptanmadığı rapor edilmişti. elimiz kolumuz bağlı 19 işçinin yanarak ölmelerini, tek tek cesetlerinin çıkarılışını bekledik sonra. bu sefer böyle olmasın. lütfen...
  • ne ilk, ne de sondur....
    ne diyeyim ki ulan... haberi aldığımdan beri kaç kişiyi aradım burda, abi dışarda mısın diye. ulan bi senedir tanıdığım adamların içeride olabileceğini düşündükçe ben kafayı yedim de, ya o içerdekiler, onların aileleri? ekmek parası bokuna can pazarı... kimse kusura bakmasın, nereme de girerse girsin, ama içimde kalmayacak; sizi oraya o şekilde gönderip, çalışmak zorunda bırakanların ben ta amına koyayim.
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap