44 entry daha
  • *sermayedar gayrimüslim kesimin elinden sermayeyi parça parça alıp, varlık vergileri vb ile gasp edip milli bir kapital biriktirdik, yetmedi.
    *beraber yaşayan halklar iyice düşman kesildi, etnik bakımdan homojen ulus-devletler tarafından birbirinden ayrıldı, yetmedi.
    *ayrı düştüğümüz ve zenginliği/zanaati var diye düşman kesildiğimiz bir milletin elbette kendi içinde sınıfsallaşması ve politik sorunları sebebiyle geniş fukara kitleleri peydah oldu, yetmedi.
    *bu canımızdan milletin en fakirleri, kültür ve dil olarak en yakın gördüğü türkiye'de ekmek ararken kaçak, güvencesiz, ucuz işçi olarak sömürüldü; buna göz yumuldu, imalathaneler onların emeğiyle palazlandı, en istenmeyen işlere koşuldular, yetmedi.
    *şimdi de devletler arasındaki politika ve çıkar kavgasında bir enstruman olarak kullanılıp, emek üzerinden tehditler savrulmaya çalışılıyor!

    artık yeter! bu emek düşmanı ifadeye karşı dur!

    almanya'yı kalkındırmış göçmen emekçileri, misafir işçi diye adlandırdılar. (misafir: sizi kullanacağız sonra geri postalayacağızın laciverti) 70'lerde almanya'daki emekten yana örgütlü toplum onların geri yollanmasına izin vermedi ve emekçisini savundu. artık gastarbeiter komik bir sözcüğe dönüştü. türkiye'nin de ermeni göçmen işçiler üzerinden siyaset yapmasına dur demeliyiz. kardeşimize dokundurtmamalıyız!
  • yalnız burada önemli bir husus gözden kaçıyor sanki. bu söz söylenmişse, ki söylenmiş görünüyor, ekonomik bir tedbir olarak ya da yasaların uygulanması açısından söylenmiş değil; aksine uluslararası arenada ardı-sıra çıkan ermeni soykırımı onaylarının üzerine bir koz olarak söylenmiştir.

    tayyip erdoğan, bu kaçak ermeni nüfusunun türk ekonomisine verdiği zararı ortadan kaldırmak için bu sözü söylemiş olsaydı, biz yine burada hümanist bir gözlükle durum değerlendirmesi yapmak zorunda kalırdık. ancak burada, bana kalırsa ondan daha vahim bir durum söz konusu. burada doğrudan kaçak ermenilerin varlığı biliniyor olmasına rağmen, bugüne kadar bunun için hiçbir şey yapmamış olan hükümet, bu sefer onları bir koz olarak elinde tutmuş olduğunu beyan ediyor. bu bildiğiniz "adam olun, kafamın tasını attırmayın, yoksa adamlarınızı tepelerim" tavrıdır. madem elinde kaçak ermenileri tepeleyebileceğin yasaların var, onları işleterek ermenileri kovarsın. ama ilgili konuşmada bunu yapmadığını, zira türkiye cumhuriyeti'nin tavrının belli olduğunu söylüyorsun. bana kalırsa başbakanın bu tutumu, "ben hiçbir ermeninin ülkemizde kaçak olarak barınmasını istemiyorum" diyen herhangi birinin tutumundan daha sakıncalıdır. çünkü o, etiyle kemiğiyle fakir fukarayı bir siyasî rant malzemesi haline getirme cüretini göstermiş oluyor. almanya'da kaçak çalışan türk olduğunuzu düşünün. merkel diyor ki 'isteklerim yerine gelmezse, yarın kaçak türkleri ülkeden kovarım, şimdilik kovmuyorum ama kovabilirim'; gece-gündüz haberleri takip etmeye başlar ve kovulma ihtimalinizin gerçekleşeceği korkusuyla uykudan kesilirsiniz. bu kovulmaktan beter bir durum oluşturur. bir kere değil, sürekli ölmek gibi bir şey. tabi yokluk çekmeyene, gurbet nedir bilmeyene kolaydır bu tarz kararlar almak, al getir, as kes, gönder, sür bunlar basittir. malı yüklersin kamyona yollarsın değil mi? onun gibi sanki. ama işte insan faktörü devreye giriyor burada.

    yine ekonomi açısından bakalım. eğer gerçekten ekonomik tedbir niyetine bir şey yapılacaksa, o halde neden varlığından haberdar olunan bu kaçak ermeniler için bir şey yapılmıyor da, onlara kapıyı gösterme ihtimali bir olasılık olarak sunuluyor? hükümetin "biz kaçak ermenilerin varlığından haberdarız, canımızı sıkarsanız onları geri yollarız" tehdidini hem seçim öncesi iç siyasette hem de bu konuda sıkıştıran ülkelere karşı dış siyasette kullandığını düşünüyorum. kaldı ki başbakan ekonomiden hiç bahsetmiyor, konu doğrudan türk-ermeni ilişkileri. teyit edin:

    "...bizim ülkemizde 100 bin kadar vatandaşımız olmayan ermeni'nin bizde yaşamasına çalışmasına müsaade ediyorsak, bu da bizim bir yaklaşım tarzımızdır. ne denli barışa yönelik bir yaklaşım tarzı içerisinde olduğumuzu göstermesi bakımından önemlidir ama bunun karşılığını da bizim görmemiz lazım. eğer biz bunun karşılığını göremezsek herhalde biz de başımızın çaresine bakacağız."

    ama tekrarlıyorum, başbakan bunu ekonomik bir tedbir olarak sunsaydı, biz yine burada göçmenler ya da kaçaklar meselesinin, başta abd olmak üzere tüm büyük ülkelerde yapıldığı gibi, insanlık boyutunu tartışmaya açardık. gelişmiş platformlarda bırakın kaçak olmayı, göçmen olmanın kendisi bile tartışılırken bizdeki durumun hrant'la ya da ermenilikle de alâkası yok, olmamalı. kendi adıma konuşursam, söz konusu sloganlar karşısında ne gibi bir tavır takındığımı da ilgili başlıklardan teyit etmeniz mümkün.

    bunun yanında değil 100000, tüm ermenistan türkiye'ye aksa, aklı başında bir hükümetle ve tedbirlerle türk ekonomisine bir şey olacağını sanmıyorum. zaten bugüne değin ekonomiyle ilgili gelişmeleri kendimce takip eden biri olarak, bu kaçak çalışan ermeni nüfusunun türk ekonomisine zarar verdiğiyle ilgili en ufak bir şikayet işitmemiştim. şimdi bunu dile getirmek samimiyetsizlik olur. biraz kaavehane dili olacak ama kullanmadan edemeyeceğim, ayrıca burası yunanistan değil, türkiye. potansiyelini değerlendirebilen bir türkiye sadece kendisine değil, tüm civar ülkeleri bile besleyebilecek durumda. ha bu hamilik görevini üstlenmeli mi, onu tartışmanın yeri burası değil; sadece büyümeyi göze alan ülkelerin, bu gibi konularda dışlayıcı değil kucaklayıcı bir tavır sergilemesi gerektiğini anımsayalım, yeter.
  • memleketin seçim sath-ı ibneliğine girdiğinin kanıtı.

    bu memlekette tek geçer akçe ırkçılıktır. partilerin oy alması için diğer partilerle yarışı sosyal politikalarda, icraatlarda, ekonomide, insan haklarında, demokraside değil, sadece ve sadece milliyetçiliktedir. eğer bi parti diğerinden daha az milliyetçi görünürse oy kaybeder, nitekim akp'nin kaybettiği oyların sebebi de budur. akp şimdi kaybettiği oyları geri kazanmak için chp ve mhp'yle ırkçılık yarışına girecektir ve startı vermiştir. önümüzdeki yıl bunun benzeri bin türlü ırkçı, faşizan, iğrenç laflar duyacağız hazırlıklı olun.

    peki akp'nin neredeyse son iki senedir yaptıkları neydi, niye açılım yapmaya kalktı, niye ermenilerle barışmaya kalktı.. çünkü akp danışmanları saçma bi fikrin peşine düşmüşlerdi. ama bu saçma fikir nedense hem onlara saçma gelmedi, hem de kalkıştıkları sıralarda tv'larda gördüğümüz analistlere de.. hepsi papağan gibi aynı lafı tekrarlıyordu, "akp bu sorunu (kürt sorunu) çözerse oyları süpürür".. baştan aşağı saçmasapan bi laftı ama açıkçası biraz memnunduk bu saçmalığı gerçek sanmalarından. bu umut (oyları süpürmek) sayesinde belki de bi şeyler yapmaya kasacaklardı, ne koparsak kardı bu süreçte..

    fikir saçmalıktı çünkü bu ülkede, en azından bu zamanda kürt sorunu (ya da ermeni sorunu, hepsinin sebebi bizim ırkçılığımızdır, aynı sorunun farklı muhataplarıdır esas olarak) çözülemezdi.. memleket buna izin vermezdi. en büyük milli değerimiz ırkçılığımızı alt etmenin mümkünatı yoktu. ama yine de akp kalkıştı bu işe.. üstelik akp kendisi de demokrat olmayan bi parti, kürt sorununu çözmek akp'nin boyunu fersah fersah aşardı. ama işte dedik ya, belki bi şeyler koparırız diye.. yok yere umut ettik.

    chp ve mhp ölümüne muhalefet etti, ırkçı çoğunluk istemezük dedi, akp sorunu çözemediği gibi haybeye bi sürü de oy kaybetti. şu an akp'lilerin elinde bi zaman makinesi olsa dönerler iki sene önceye, açılım maçılım lafı etmektense dayarlar sınır ötesi harekat fezlekesini meclise, asıl o zaman süpürürler oyları.. bu memlekette her zaman oy toplamanın yolu budur, demokratikleşme (ya da demokratikleşme çabası) değil.

    akp zararın neresinden dönersek kar mantığıyla davranıyor artık. meclisin diğer ırkçı partileriyle yarışacak, ermeni meselesi konusunda ittihatçılara, kürt sorunu konusunda mhp'ye taş çıkaracak (çocuk hapse atmalarda herhalde akp birincidir belki de bu ülkede mesela)..

    ve son laf.. akp herhangi bi partidir, etkisiz elemandır. sen ne istiyorsan baştaki x partisi de aynısını yapar, y partisi de.. eğer sen sadece ırkçılıktan başka bi şeye aklı yatmayan bi kitleysen, o zaman amacı sadece senin oyunu almak olan etkisiz eleman da sana göre şekillenir. gerçekten siyasi amaçları olan bi parti başa gelmediği sürece bu devran böyle sürecektir.. ve bu dediğim de eşyanın tabiatına terstir. eğer kitlelerin istediklerinden farklı siyasi amaçları olan bi parti varsa zaten oy alamayacak, başa gelemeyecektir. başa gelen de sen ne istiyorsan o sınır içinde at koşturacaktır.

    bu düzen böyle sürer yani.. ve bu düzenin böyle olmasının en büyük suçlusu sensin kardeşim. sen eğer baştaki partiyi daha demokrat olmadığı için değil, daha ırkçı olmadığı için eleştirirsen sonra bu laflardan şikayet etme hakkın olmaz. hadi hepimize hayırlı olsun. iki sene havanda su dövdük yani.. bi kıymık koparabilseydik keşke ama o da olmadı.

    ermenileri sürelim, taş atan çocukları idam edelim, kürtleri gebertelim.. siz isterseniz olağanüstü hali bile geri getirirsiniz..

    seçimler yaklaşırken her parti ittihatçı
  • vakt-i zamanında türkiye'deki*** yahudilerin mal varlıklarını incelediğini kendisinden duyduğumuz seyrek bıyıklı asabi şahsiyetin şaşırtmayan kelamı.
  • bu lafı etmesinden çok, bu lafı etmesine şaşıranlara şaşırdığım insanlarla dolu ülke başbakanı beyanatı. kimin neyi diyebileceği ve ne düşündüğü o kadar belli ki.
  • hoş bir söz değil tabii ki. söyleyen de otoriter eğilimli bir islamcı olunca iyice ürkütücü oluyor. ancak şunu da hatırlatalım. her ne kadar sözde ermeni soykırımına dair çalışmaları ermenistan'dan ziyade ermeni lobileri yönlendiriyor olsa da, ermenistan ve ermeni lobilerinin arasını açmak ve 2015 yaklaşırken başımıza çok büyük bir bela (hala anlamıyor bazı dangalaklar soykırım olmayan bir acı olay nedeniyle toprak talebi ve tazminat taleplerinin yolda olduğunu) olacak olan soykırım iddialarını zayıflatmak adına bu tehdidi kullanmak özellikle dış politikanın insani amaçlardan ziyade soğuk çıkarlara dayandığı realizm perspektifi açısından gayet mantıklıdır. bizim dış politikada mantıklı hareket etmemizi engelleyen insancıllığımız elbette ki olumlu bir özelliğimiz ama elin avrupalısı, amerikalısı acımıyor, çıkarını ölesiye koruyor. bizim de biraz bunu öğrenmemiz lazım. acı ama gerçek. daha kendi vatandaşlarımızın önemli bir bölümüne iş bulamadığımızı da hatırlatalım.

    ps: burada kastedilen türkiye'de kaçak olarak çalışan ermenistan ermenileridir, yoksa türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan ermeni kardeşlerimiz değil.
  • basbakanin ayaklarinin basini yonettigi gunde verdigi cok talihsiz beyanat olmus.

    diplomasinin, siyasetin sinirlarini zorlar bu sozler, lastik gibi heryere cekilir, her turlu suistimal edilir. en kotusu, 21. yuzyilin korkulu ruyasi fasizanligi hortlatir

    simdi ben buradan sorarim : "madem rakam verecek kadar bilgi sahibisiniz ermeni kacak gocmeler konusunda, neden simdiye kadar sinirdisi etmediniz?"
  • 2011 genel seçimleri'nin yaklaşmasıyla ilgisi yoktur.

    "sonar’ın, ocak ayı araştırması ile akparti’nin, az da olsa oy kaybetmeye devam ettiğini gözlemliyoruz. gerçi, her araştırmada geçerli olan hata payı göz önüne alındığında, eylül ayındaki ani oy kaybının, son iki aydır durakladığı söylenebilir. ama yine de akparti’nin ilk kez %30 bandının altında çıkmış olması, bu partinin oy kaybetmeye devam ettiğini ortaya koymaktadır."

    http://www.sonararastirma.com/index1.asp

    "kentleşmeyle birlikte türkiye’de yüzde 70’lik bir gövde oluştu. toplumun bu dinamik kesimlerini akp ve mhp paylaşıyor. dünyaya daha dönük olanların temsilini akp, dünyaya kapanmacı olanların temsilini de mhp yapıyor. akp’nin bütün politikaların karşısına mhp çıkıyor. akp ve mhp aynı tabanın hassasiyetlerine oynadıkları için de erdoğan her seçim döneminde mhp’nin tabanına yükleniyor ve milliyetçilik kartını daha da tırmandırıyor. akp’nin siyasal reformculuk yapıp yapmayacağı ancak yerel seçimlerden sonra belli olacak. "

    http://www.taraf.com.tr/makale/3325.htm
  • diasporanın ülke meclislerini etkilemesini engellemeye güç yetiremeyince, yüz bin garibanı gözüne kestirmiş sayın başbakan. koz olarak başka birşey kalmadı da yüz bin kaçak ermeni ile mi uluslararası siyaset yapacak bu memleket? bu kadar küçük mü bu memleket? bu kadar vicdansız mı bu memleket? bilmek lazım, unutursa birileri hatırlatmak lazım; zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur.
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap