• alf'in yemeyi en cok istedigi kedi.
  • (bkz: olcay)
  • odtü mimarlık fakültesi önündeki çimlerde yaşamını sürdüren bir ayağı sakat, artık yaşlanmış kedi.
  • (bkz: lucky luke)
  • duymayi sevmedigim bir kelime olmasinin yani sira, sansli oldugu iddia edilen kisiye genelde sinir olundugu zamanlarda kullaniliyor olusu da tesaduf degil. kimse kendisine "ben de amma sansliyim" demiyor nedense. varsa yoksa hep karsi taraf sansli. oyun oynuyorsun, misal mayin tarlasi. olasiliklari yalayip yutmussun, mayinin nerde cikip cikmayabilecegini sappadanak hesapliyorsun, tak basiyorsun tusa, kahrol dusman al sana bombe diye veriyorsun rakibin eline. "sende bu sans olduktan sonra zor tabeee"ler siralaniyor bir bir. arkadasim sen de calis, sen de kazan. hani tavladan asinayiz tamam. her yendigimizde sans tiri viri geyikleri donuyor. e sonucta zarla oynaniyor oyun, sans faktoru de var illa ki ama mayin tarlasinda da sans aranmaz ki be. dupeduz senden iyi oynuyorum iste!!
  • sahibinden.com' dan "sahiplendirme" ilanı yeni verilmiş,

    1.5 aylık birtanecik, kedicik ismidir.

    siyah beyazdır.
    bjk'lidir...
  • kendimi çocukluğumdan beri şanslı hissederim, şanslı bir insan olduğumu düşünürüm.
    dün gelen bir hastanın şanssızlık olarak nitelediği olayları dinlerken aklıma şans kavramı takıldı, sonra oturup bunun üstüne düşündüm.

    ben kendime şanslı diyorum, o kendine şanssız.
    'peki bunlar olasılık hesaplarıyla mı ilgili yoksa başka şeylerle mi' dedim kendi kendime. elbette olasılık hesaplarına dahil ve sizin davranış ya da duygunuzla ilgili olmayan kısımlar var, mesela hangi ülkede, hangi aileye doğduğunuz, sağlıklı ya da sağlıksız doğmuş olmak gibi. ancak insanların günlük hayatta şans/şanssızlık olarak gördüğü şeyler bunlara çok benzemiyor (doğuştan gelenleri yorumlama ve işleme şekli de farklılıklar gösteriyor ama tartışmak istediğim konu farklı)

    şanslıyımdır dedim. peki ben neyi şans olarak görüyorum? somut ve gündelik bir örnekle anlatayım...
    evin önündeki otopark genellikle doludur. otoparka girmeden yanda yerler var, orası boş da olsa ben mutlaka içeriyi denerim, içeride yer yoksa oraya geri dönemeyeceğim çünkü yol tek yönlü ama yine de girerim. ve sıklıkla o sırada çıkan ya da az önce çıkmış birisi olur, evin önüne park ederim. yoksa da çıkıp uzağa park ederim.

    yani şans olarak tanımladığım ufak bir şey -evin önündeki otoparkta yer bulmak-
    hem bunu fark edip küçük de olsa bunun için mutlu olmakla, yani olaylara yaptığım yorumla
    hem de istediğim şeyin olmama ihtimalini göze alarak onun peşinden koşmak ve olumsuz sonuca değil olumluya odaklanmakla ilgili.

    bir başka örneği sosyal ilişkilerim üzerinden vereyim...
    insanlarla etkileşimden asla kaçınmam. onları tanımak her zaman hoşuma gider. yeni insanlarla tanışmak aslında bazen insana yük getirebilen, zaman ve emek isteyen bir şey olsa da imtina etmem. insanların içindeki cevheri görmeye çalışırım. hiç beklenmedik yerlerde ve şekillerde tanıştığım bazı insanlar, hayatımda çok büyük ve önemli yerlere sahip oldular. aman ne gerek var desem onları tanımayacak ve bu 'şansı' yitirmiş olacaktım.

    günlük rutin içinde şanslı hissetmek, hayatı algılama ve yaşama şekliniz ile çok ilgili. güzellikler için risk alan ve güzel şeylerin kıymetini bilen herkes şanslı aslında.
  • kimse benim şansımla yarışmaya kalkmasın ezer geçerim, tokatlarım her türlü.
  • götü ballı.

    (bkz: şans/@ibisile)
    (bkz: ben kendim/@ibisile)
    (bkz: ballı)
    (bkz: fortunato)
hesabın var mı? giriş yap