104 entry daha
  • 1915 yilinda ittihat ve terakki tehcir karari almistir. fransiz ihtilalinin dogurdugu sonuclardan dolayi balkanlarda yasanilan ve basari kazanan bagimsizlik harekatlari tecrübesi ile gelecege yönelik atilmak zorunda birakilmis bir adim olarak tarih sahnesinde yer aldi. bölgelerinde olagelen savaslarda rusya'nin kendilerine verdigi destek ile sürekli olarak osmanlinin karsisinda yer alan ermenilere karsi tehcir karari alinmistir. bu kararin deportasyon olup olmadigi tartisma konusu iken üzerinde anlasma saglanamamis olan ikinci konu; tehcirin kapsama alanina giren ermenilerin yasadigi bolgelerdir. türk tarih kurumu zorunlu göcün sadece savas alani ile sinirli kaldigini belirtse de anadolunun hemen hemen her tarafindan ermeniler zorunlu göce tabii tutulmuslardir. ayni zamanda iki bin tane ermeni aydininin 24 nisan 1915'te hangi savas kosullari sonucunda yargisiz infaz sonucu asildiginin da cevabi henüz verilebilmis degildir. istanbul ve izmir'deki ermenilerin yanisira, katolik ve protestan ermenilerinin de tehcirin disinda birakilmasi hemen hemen ayni sebeblerden olagelmis olmasi kuvvetle muhtemeldir. zira;bunlar görünürde oldugu icin olusacak olan tepkiler. etyen mahcupyan; ermeni olmasina ragmen her iki taraftaki asiri milliyetci refleksleri -diasporasnin tutumu ve tabu haline getiren milli refleksleri- yadsirken yapilan katliamin arkasindan bugünkü türkiyenin alni ak, gelecegi parlak bir sekilde cikmasi hayali ile yasayan bir türkiyelidir. bütün okumalarin sonunda "dogrudan öldürme degil, ama ölümlerini istemek gibi bir durum var" sonucunu cikartmistir. iste bu dogrudan ölmelerinin istenilmemesi de bugünkü karisikligin baslica sebebidir. zira; türkiye cumhuriyeti bir yana, osmanlinin dahi top yekün bir sekilde bu katliami sahiplenmesinin pek anlamli olmadigi görülecektir. "soykirim" fikrini tasiyan hastalikli zihniyetlerin olusan kosullar neticesinde devletin üst kademede olmalarindan faydalanarak gerceklestirdikleri eylemlerlerdir ya da katliamlardir. 1915-30 arasi zamaninin gazeteleri , insanlari ve devlet yetkilileri hicbir sekilde tehcir adi altinda ölüme gönderilmis besyüzbin ile birbucuk milyon arasinda gidip gelen ermeni nufusunun yasadigi trajediyi yadsimayacaktir; bir kismi da bu yüzden yargilanacaktir. osmanli resmi kaynaklara göre bir sekilde ölüme gönderilen ermenilerin rakami; 800'bindir. bu noktada o kadar cok rakam dolasiyorki konu üzerindeki arastirma yaparken matamatik ilmi ile yakin bir iliski kurmak zorunda kalip "eyterea be" ile isin icinden cikar halde bulabilirsiniz kendinizi. hesaplamalar; nufus sayimlari üzerine. lakin nufus sayimlarinin gercekligi ve saglikli kosullar altinda yapilmamasi bir yana cikan sonuctan cikartilacak olan sayima dahil olmayan kadinlardan tutun da vergi vermemek icin (müslüm gayri müslüm diye bir vergi cesiti vardir; o lise tarihlerinde gururla bahsettigimiz azinliklara gösterilen hosgörünün bedelidir ki dünyada ilk ve tek osmanli imp. tarafindan alinmistir) sayima girmeyen gayri müslimlerden, iki kere sayilan erkekler gibi uzatilabilir bir listedir. sonucunda verilen resmi rakamlar pek bir anlam ifade etmeyecektir. ayni zamanda her türlü resmi belge, evrak konusunda prof. selim deringil'in altini cizdigi "devletlerde bir resmi soylem bir de fiiliyat vardir. bugün de hala böyledir ve biz bunu cok iyi biliyoruz" soylemi oldukca önemlidir.

    resmiyet acisindan incelersek; herkesin üzerinde mutabik oldugu bir tehcir karari vardir. zorunlu göc ettirme. bunun deportasyon -modern ulus devletlere özgü diplomasi dilinde sinirdisi etme anlamina gelir- olup olmadigi tartisilir. bir kisim insanlar eger boyle bir halki topyekün disari birakma karari alinmis olsaydi kendi toprak parcasi yerine sinirlarin disina dogru bir göc ettirme durumunun yasanmasi gerekliligi üzerinde duruyorlar. soykirim oldugunu iddia edenler ise güvenli bölge olarak daha iyi yerlerden bahsededururlar. ben ise; bir sekilde etnik temizlik fikrini tasiyan basta enver pasa olmak üzre üst düzey kimliklerin aleni ve acik bir sekilde degil; olusan kosullari da arkasina alarak/bahane ederek halihazirda varolan niyetlerini pratize etmek icin ermenilerin üzerine gidip katlettikleri fikri icerisindeyim. iste bu yüzden görünürde olan ve alinmis kararlarin detaylarini iceren kimi tarihi belgeler yaniltici olabilir. ayni sekilde hicbir zaman yahudi soykirimi ile bir benzerlik kuramayiz. ne onun kadar aleni bir sekilde gerceklestirilmis, büyük rakamlar ile dile getirilmis ne de onun kadar devlet siyaseti nezdinde katliamlar gerceklestirilmsitir.

    neresinden bakacak olursak olalim; hitlerin soykirimi gibi bir soykirim olmadigi asikardir. devletin tamamini degil zamanin jön türklerinin milliyetci kanadinin sonradan kurduklari ittihat ve terakkinin istegidir. bu yüzden aleni ve göz göre göre "biz bütün ermenilerin kökünü anadoludan kaziyacagiz" gibi bir ibareye hicbir yerde rastlayamazsiniz. ama devlet icerisinde bu kadar güclü konuma gelen insanlarin düsüncelerinde boyle bir eylemin yattigi "ermeni soykirimi filan olmamistir" diye iddia eden sükrü elektag bizzat kendisi belirtiyor; enver pasanin boyle bir istegi oldugunu amma velakin talat pasanin buna uymadigini bu yuzden soykirimin olmadigini.. yani türkiyenin genelkurmay baskan yardimcisinin boyle bir etnik temizlik niyeti fikri ile ortada gezinirken hazir kosullar da olusmusken planli bir sekilde soykirim olmadigini iddia etmek pek akla yatkin durmuyor.

    bugün baktigimizda hukuken türkiyenin herhangi bir sorunu yoktur. reddi mirasa filan da gerek yoktur. zira 1948 yilinda soykirimin ne oldugu ve hangi haller icerisinde soykirim olarak adlandirilacagi gibi cezalari da o yil icerisinde ve sonrasinda uygulamaya konulmustur. geriye dogru bir isleyis olamayacagindan ötürü ermeni soykiriminin kabulu veya reddi hukuksal zeminde türkiyenin tazminat ve toprak parcasi gibi sorunlarini dogurmayacaktir. iste bu yüzden mesele hukuki degil; siyasidir. türkiyenin soykirim veya tehcir karari sonrasi olen binlerce ermeni konusunu tabu haline getirip kendisini bu trajediden uzak tutarak sürekli sorun yasamasini da algilayabilmis degilim. bakiniz etyen mahcupyanin ilginc bir bakis acisi:

    "türk resmi tezi olayin mümkün oldugu kadar gec tartisilmasindan veya hic tartisilmamasindan yarar umdugu icin, elindeki bilgileri kamuoyundan gizlemekten yana oldu. bunun nedeni de ermeni meselesinin bizatihi kendisi degil bence. bunun esas nedeni ittihat ve terakki - cumhuriyet baglantisinin tartismaya acilma meselesidir.türkiye'de dogru dürüst bir tarih anlayisi olsaydi ve sirf ermeni meselesi yüzünden bir catisma söz konusu olsaydi, bence devlet cok büyük bir rahatlikla "ne olmussa olmus, ben tazminat filan vermem ama olmus olana da olmamis demenin mantigi yok" diyebilirdi. ancak. ermeni meselesi bu kadar gizli kalmis bir tarihin icinden geldigi icin tehtitkar bir durum arz ediyor. esas sorun bu. derin devlet geleneginin bir süreklilik cizgisi icinde somutlasip görünür hale gelmesinden cekiniliyor".

    ermeni diasporasinin bugün özellikle fransa kanadi bizim gurbetci muhafazakarlar kesim ile hemen hemen ayni mantigin izlerini süren insanlardir. pek cogu hayatlarinin hicbir döneminde ermenistanda bulunmamis, türkiye'yi bilmez bir sekilde soykirim oldugunu iddia eden kitaplar, filmler ile radikal bir konuma gelmis durumdadirlar. soyle ki; agos gazetesi genel yayin yönetmeni hrant dink'in ölenlerden ziyade kalanlar üzerine verdigi mücadele sirasinda türkiyede tehcir sonrasi kalan insanlar icin herhangi bir tez/arastirma olmus mudur sorusuna diasporadan bir bilim adaminin verdigi cevap soyledir; "500 bin kadari ermeni müslüman olmustur; biz onlari da ölen 1.5 milyon ermeninin icerisinde görüyoruz. baska türlü bizim tezimizi baltalar" gibi abuk subuk yanitlar vermistir. dolayisla carpitma her iki tarafta da sürekli olagelen bir durumdur. diaspora ve ermenistan ermenileri ayri iki grup olarak telakki edilmelidir.

    soykirim olmamistir diyen kesimin üzerinde durdugu bir nokta ermeni komitalarin musluman kesime verdigi zarar; yaptigi katliamlardir. o dönem 21 ayri örgüt olusturmus olan ermeniler özellikle tehcir sonrasi intikam duygulari ile cesitli yerlerde binlerce müslümani katletmislerdir. bu dogrudur. ermeniler bunu inkar etmeseler de olayin ziya gokalp'in belirttigi gibi bir "mukatele" oldugunu -karsilikli katletmek- belirtmek icin kullanilirsa ancak itirazlari vardir. rakamlar yüksek olsa da katledilen ermeniler ile müslümanlar arasinda ciddi bir fark oldugu asikardir.

    soykirim olmamistir tezini savunan kesimin ölen 800 bin insanin "kazara" oldugu -ceteler tarafindan ve hastaliklardan- öldügünü belirtiyor. yani demeleri odur ki bir bucuk yilda kazara hastaliktan ve ufak capli cetelerden 800 bin (bütün o rakamlarin arasindan en makul olani) ermeni ölmüstür.? ayni fikrin bir baska yolcusu türk tarih kurumu baskani yusuf halacoglu hastaliklar ile ilgili verdigi rakam soyledir; 4 yilda hastaliklardan toplam o zamanin türkiyesinde ölenlerin sayisi -1914 yili itibari ile- 402 bindir. yine türkler katliam yapmamistir tezini savunanlarin belirttigi üzre; pek cok kaymakam, vali merkezi emre karsi cikarak insanlari tehlike karsisinda korumuslardir. bu dogrrudur ve "türkler soykirim yapmistir" tezinin anlamsizligina iliskin ciddi birer kanittir. zira türkler degil ittihat ve terakki esliginde bozguncular, ceteler ve biraz da devlet. lakin belirtilen tehlike nedir ? tarik dursun'un romanlarina, nazim hikmet 'in siirlerine konu olan tehlikelerin ana sebebi bir yerden bir yere göcmeleri midir ? tehcir midir ? diyelim ki hepsi bu zorunlu göc esnasinda hayatini kaybetti. peki bu kadar tehlikeli ve ölümlere yol acacak olan tehcir ayni zamanda bile bile ölüme göndermek degil midir ? bogazliyan kaymakami peki neden asilmistir ? asilirken "ben sadece emirlere uydum" cümlesindeki emirler nelerdir ve kim vermistir.

    arsen avegyan'a göre bu soykirimi -o zaman soykirim kelimesi henüz kesfedilmemisti. ileride rafael lemkim isim babasi olacaktir- ilk kabul eden ülke osmanlidir. ona göre; 1918 yilindaki tutanaklarda ermeni tehcirinin basit bir göc ettirme olmadigini ve soykirim oldugu yaziliyor. 1919 yilindaki divan-i örf mahkemesinde ayni seyi görmek mümkün. ki bu mahkeme soykirim karari veren ittihat ve terakki icin idam kararlari vermistir. elbette her türlü teze anti tez üretmek mümkün. mustafa kemal'in halihazirda kurtulmak istedigi ittihat ve terakki icin bir neden bulmasi, rakamlari abartmasi olabilir. hazir boyle bir düz mantiga dayanmis isek; türkiyenin resmi kuruluslarinin aciklamalarinda da yer alan etnik temizlik fikrini düsünsel bazda tasiyan genelkurmay baskan yardimcisi ve dogu cephesi komutani enver pasa icin de "savas kosullarini" bahane ederek etnik bir temizlige giristigide pek ala soylenebilir. soykirim; yahudi soykirimi gibi oldukca net ve anlasilir olmayabilir. 6 milyon gibi bir rakamdan söz edemeyebiliriz. lakin ; 1990'larda yugoslavyanin srebrenic kasabasinda 8 bin müslümanin öldürülmesinden sorumlu görülen bir generalin "soykirim" maddesi ile cezalandirilirmistir. yapilan katliam mustafa kemal atatürk tarafindan dahi onaylanmistir. soyle ki pa$a 1926 yilinda muhalif ittihatcilarin yargilanmasinin nedenlerini los angeles examiner gazetesine acikladigi ropartajinda soyle buyurmustur;

    "bizim bugün yargilamakta oldugumuz insanlar, gecmiste de osmanli imparatorlugunun hristiyan ahalisine karsi korkunc zulumlerin ve katliamlarin mimarlari olan insanlardir"

    bunlarin disinda; "türkler soykirim yapti" oldukca yanlis bir ifadedir. katleden türkler oldugu gibi sahiplenen, ölümü göze alip yardim eden türk komsular, valiler de vardi. bu soykirim türklerden ziyade hastalikli fikirlere sahip üst düzey konuma gelmis ittihat ve terakkicilerin bir eylemidir. bu bir sekilde bu insanlarin olusan kosullari da arkasina alip soykirim yapmadigi anlamini cikarmasa da; türk halkina mal edilmeyecek derecede azinligin eylemidir.

    bu sorunun cözümleri aslen en önemli parcasidir. ter petrasyon döneminde baslayan ermenistan ile iliskilerin devaminin gelmemesi bugün en büyük kayiptir. bir sekilde ücüncü sahislara imkan vermeden ermenistan ile olan diplomatik iliskilere onem verip sinirlari acmaktir. iki ülke; her iki kesiminde ciddi kayiplara ugradigi trajik dönemi kendi aralarinda sonuclandirabilir. ermenistan gibi diasporanin uc bes kurusluk yardimlari ile gecimini saglayan fakir bir ülke ile olan iliskileri azerbeycan'in belirlemesi utanc vericidir. azerbeycan kuzey kibris türkiye cumhuriyetini tanimazken biz onun dusmanligi nedeniyle boyle büyük bir vahsetin cozumlenmesini bir kenara birakiyoruz. bu iki ülkenin arasindaki sorunlarin giderilmesi acisindan ve ayni zamanda diasporanin politik zeminde ekmek yedigi bu "soykirim tartismasi"nin önüne gecmek adina; sinirlarin acilmasi, birbirlerini taniyarak ve konusarak hem türkiye müslümanlari hem ermenilerin katlini bir sekilde ahlaken sonuca baglanilmasidir. olay aslinda siyasi boyuttan cok ahlaki ve vicdanidir. türkiye, gecmise nazaran yol katetmis, konusmamak, tabu haline getirmektense "tarihcilere birakalim" ile adim atmistir. arsiv'e birakmak cözüm olmasa da tabusunu bir nebze olsun yikmistir. arsiv yorumu bugünkü cikmazi devam ettirmekten baska bir yere de götürmeyecektir. selim deringil'in belirttigi gibi "yoruma ve manipulasyona aciktir arsivler". muhattabi ile direk iliski kurarak diasporanin o vatanindan uzakta olagan radikal tutumunun getirdigi anlamsizliklari disarida birakacak; saf bu konu ile ülkeye verilmeye calisilan zararlarda son bulabilecektir.
5179 entry daha
hesabın var mı? giriş yap