330 entry daha
  • 15 gün önce zamanın ötesine yollanılan tanımımın haklılığını an be an kanıtlıyor.
    (bkz: #29011247)

    çok futbol entrysi gitmem ama insan çileden çıkıyor, dayanamıyor...
    yine içimi boşaltayım bari...

    egemen korkmaz'ı bırakmak artık yeter dedirtmiştir. hem de daha lig başlamadan...
    tamam samet aybaba'yı getirdin, bir yere kadar bunu anlıyorum. aslında anlamıyorum ya anlıyormuş gibi yapıyorum.
    tamam, zırt pırt beşiktaş kötü, beşiktaş yangın yeri demeni de anlıyorum ama artık yeter. kol kırılsın yen içinde kalsın değil mi? o kadar çok anlatınca bir değeri kalmıyor artık, açıklama değil, ağlaklık gibi duruyor.

    önce rüştü'yü yaşlı diye istemedin.
    rüştü bir kaleci değildir artık, o bir figürdür, bir karakterdir. onu futbolu için değil, takıma karakterini koysun diye tutarsın. bunu biz mi söyleyeceğiz. basit bir denklemdir bu. 2*2=4 kadar kesinliği vardır.

    sonra medyaya beşiktaş'ın durumunu anlattın. ama o kadar çok anlattın ki, durumu anlatmak artık şikayete, ağlamaya, yakınmaya döndü. "kol kırılır yen içinde kalır" lafını unutup pencereden pencereye kocasını şikayet eden mahalle arası kadınlarına benzedin. yeter, anladık, beşiktaş kötü durumda, biliyoruz. senden de, önce başarı değil, beli doğrultmanı bekliyoruz.

    ardından samet aybaba'yı getirdin başa.
    geçmiş başarıları mı seni cezbetti yoksa yüksek zekası mı, yoksa acayip bilgisi ve türkçe'ye hakimiyeti mi bilemiyorum. benim anlamadığım bir sebepten ötürü takımın başında o var.

    yetmedi, samet aybaba'nın yardımcılıklarına bizlere acayip güven veren recep ve ulvi'yi getirdin. samet aybaba'nın çapı zaten bu ikisini yardımcı alıp, roland koch ile ilişiği kesmesinden belli. çünkü ulvi ve recep bilimsel açıdan kendilerini yetiştirmiş, geçmişte de kondisyon ve yardımcı antrenörlükte efsaneler yaratmışlar ya... komik mi, şaka mı anlamadım...

    dur dur bitmedi, onlar yetmezmiş gibi takımdan yabancıları kovmaya başladın.
    tamam, takımda yüksek ücret alan yabancıları istemeyebilirsin. hem fikiriz. ama, "istemiyorum", "yüzlerini görmem bundan sonra", "gitsinler", diyerek 5'e satacağın adamı 2'ye satacaksın; laflarınla adamların piyasasını düşürdün. başkaları keriz mi artık, sen 5 dersin kabul etmez artık karşı taraf. nasılsa istemediğini söylemişsin, illa ki düşüreceksin fiyatını, öpe öpe. alemi keriz mi sandın?

    üstüne, futbolculara, profesyonel değil, taraftarmış gibi davrandın.
    senin oğlun bir şirkette çalışıyor olsa ve patronu ona maaş indirimi yapmak istese ve oğlun kabul etse demez misin oğluna, "başka iş bak, iş yerimi yok, sen değerli bir elemansın" diye?

    bunun yanı sıra, önce kendi aranızda futbolcularla bu mali tabloyu konuşup indirime gideceğinizi söyleyip sakin sakin işi halletmek yerine, önce medyaya şikayet edercesine "indiricez, fedakarlık" vs diye fevri konuşmalarla iyice antipatik oldun. gidene de hainlik yapmış gibi davrandın. futbolculuğun bir meslek olduğunu, o kişilerin de bir ailesi olduğunu, geleceğini kurmaya çalıştığını, sana muhtaç olmadıklarını ve bu işten para kazandıklarını unuttun.

    ibrahim altınsay konusu, nihat kahveci'ye dediklerini, kulüp yönetimi kadrosu hakkında ettiğin lafları filan geçiyoruz bir kalemde.
    ve son olarak
    egemen korkmaz'ı takımdan kovdun. gönderdin ya da anlaşamadın demiyorum. kovdun.
    beşiktaş'ın elinde kalan saha içinde karakterini/hırsını koyan, takımı ateşleyen, 50 maç oynayıp iyi bir performans sergileyen oyuncusuna dedin ki, "indirim yap". ne indirimi, senin zam yapıyor olman lazım. tamam mali durum kötü, tamam yanan ev anladık ama elde kalan bir iki değeri de bırakırsan ne olacak? gitti işte, mutlu musun? çok iyi yaptım diyor musun gerçekten? bundan sonra maç başı para alan ve 50 maç oynayan başka futbolcuları da "çok oynadın" diye cezalandıracak mısın? çünkü bu bir cezadır. sen egemen'i yollamadın, alenen kovdun, olay budur gözümde.

    tabi ben neyim ki?
    sen koskoca şirket yönetiyorsun. ben senden daha mı iyi bileceğim.
    benden, buralardan, sosyal medyadan değil belki ama biraz çevrenden fikir alsan iyi olacak.
    senin yaptığın tavır basit bir taraftar tavrı çünkü. bir yanlışını gördü mü "yaa bu adamı s.ktir ediceksin bassın gitsin" diyen o basit, ucuz, işin arka planını düşünmeyen insanlar gibi. fevri...

    oysa ki ne sevinmiştim geldiğinde.
    3 sene ilk 8'e bile oynamasına razıydım bu takımın, ama adam gibi yönetildiğine inandığım sürece. çünkü o zaman, elbet başarı gelirdi, anlık değil kalıcı ve sürekliliği olan başarılar...
    şimdi madem bu kadar "ben yaptım oldu" tavrın var, madem "ben bilirimcisin" bu takım bu sene değil ama seneye şampiyon olmazsa, o zaman bu taraftar senden bu yaptıklarının hesabını sorar. o uzun dönem sözleşme diye tutturup, samet aybaba'n gider (aybaba'n diyorum çünkü benim teknik direktörüm değil o, sadece birisi işte ve şimdilik saygı duymak zorunda olduğum için sustuğum/sustuğumuz birisi) sonra da sen gidersin.
    toplum bazı şeyleri anlamaz, goygoycular çoktur, bu yüzden bugün seni övenler yarın seni ilk indirenler olur. bugün yaptıklarını göremeyenler gelecekte bunun hesabını sorarlar. bir bakmışsın yuhlanarak gidivermişsin, demirören gibi...

    eğer yaptıkların yapacaklarının teminatıysa, vay halimize...
    umarım yanılırım ve bu entryden hayatım boyunca utanırım...
    lakin ben dostum, acı söylerim, kusura bakma ama goygoyculuk yapamam...

    tanım: geldiğinde çok sevinilen/sevilen ama an be an yaptıklarıyla bu durumu değiştiren insan...
10592 entry daha
hesabın var mı? giriş yap