13 entry daha
  • doom/death metal tarzı bir sevi ve yazın işidir. bu ikisi olmazsa zaten bayar adamı; ağır aksak, alayına bunalım 5-10 dakikalık şarkıları her önüne gelen dinlemez. dolayısıyla bu türde, basit gibi gelse de iyi şarkı bestelemek çok kolay değildir, şarkı "kurgu"sunu çok iyi ayarlamak gerekir, çünkü uğraştığınız müzik genel olarak ağır, yavaş, karanlık ve buhranlıdır. turn loose the swans, bu konuda ders niteliğinde bir albümdür, kurgusal açıdan abartı iyidir. her grubun başaramayacağı bir çıta koymuştur resmen.

    my dying bride'ın ilk albümü as the flower withers tipik debut albümdür. "hacı, bundan da koysak, yok la acaba buna mı geçsek?" sorularının kafaları dumanladığı bir dönemin eseri olduğu bellidir. ortada death metal mi yoksa doom metal mi yapmak istediği belli olmayan bir grup vardır. ha, albümde the return of the beautiful, sear me ve the forever people gibi gol olur şarkılar vardır ama bir çelişki ve toyluk kulaklara çarpar, döner. turn loose the swans ise grubun ikinci albümü olarak, bir senede übermensch gelişim kaydedildiğinin belgesidir. zaten bu tarzın mahşer üçlüsünde bir "ikinci albüm" kerameti vardır ya, neyse, anathema ve paradise lost'ta ikinci albümlerinde çocuğu çat diye koymuşlardır. (bkz: the silent enigma) (bkz: gothic)

    turn loose the swans, my dying bride'ın karakteristik özelliği olan uzun şarkı kuralını uygulamaya devam eder. albüm bir saat uzunluktadır. yani, kafanız ve vücudunuz kabul ederse, sizi bir saat bunalımdan bunalıma sokar, çıkarır, çiteler, asar yani. moraliniz çok bozukken dinlerseniz cidden etkisi abartı boyuta ulaşır. the songless bird dışında tempoyu yükselten şarkı yoktur. belli bir "ağırlılık" vardır albümle, sabırla sizi etkisi altına alır. sözler deseniz zaten ayrı arızadır. aaron stainthorpe insanı artık böyle şairane sözler yazamamaktadır zaten, albümde aşk ve din konularına gönderme çok fazladır. bazı sözleri hala defalarca okumama rağmen anlayamam, aaron insanının da açıklamaya niyeti yoktur, dolayısıyla "edebi" bir eserdir aynı zamanda...

    şarkıları teker teker anlatmaya gerek yok. my dying bride'ın bence müzikal açıdan ulaştığı en yüksek noktadır. çift gitar partisyonları çok etkili kullanılmış ve müthiş melodiler sunulmuştur. turn loose the swans şarkısını bu noktada tek geçerim, metal tarihindeki en iyi giriş melodilerinden biri bu şarkıdadır. your river, the snow in my hand, the crown of sympathy yine bu albümdeki "riff kalitesi"ni öne çıkaran anlar içermektedirler. rick miah, belki bir doom metal grubunda çalacak en yetenekli davulcuydu, bu albümde bunu da görebilirsiniz. fevkalade atakları var, çift pedalı da oldukça yerinde kullanmakta ve hiç tekdüze partisyonlar bestelememektedir. zaten grup üyeleri de çalıştıkları en iyi baterist olarak hala onu gösterirler. aaron stainthorpe kişisinin yazınından bahsettim, vokalleri de bu albümde daha bir oturmuştur. temiz vokallerinin farkına varmış, brutallerine ise daha çiğ bir hava katmıştır. martin powell ise keman ve klavye partisyonlarıyla albümün duygusal yoğunluğunu yüzle çarpmıştır. keman bir metal albümünde ancak bu kadar iyi kullanılabilir, bastığı her nota bıçak darbesi gibi iner. powell gittikten sonra my dying bride çok şey kaybetmiştir.

    üniversiteye ilk başladığım sene bu albümü çok dinledim. abartı fazlaydı yani, kafayı yemediğime şaşarım. dersler kötüydü, alışamamıştım, moral olarak çok çöküntüdeydim, doom/death metal'e sarılmıştım resmen, brave murder day, the silent enigma ve gothic'i de bu albümün yanına katık ediyordum. turn loose the swans'ı o zamanlar çok sevdim. hala daha severim. bambaşka bir albümdür, my dying bride'ın bile bir daha tekrarlayamayacağı birşeydir. edebi yanı, görkemi, beste kalitesi ile doom/death metal'in baş şaheserlerinden birisidir.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap