22 entry daha
  • iki kardeşiz biz. hani başka kardeşimiz olsa belki onda da yaşardık bu duyguyu o yüzden dedim. anlıcanız siz abinize, o da size muhtaç bu duyguyu yaşamak için. böyle başladı bizim hikayemizde. küçükken hava soğuk diye sobanın olduğu odada aynı yatakta yatmalar, içerden gelen televizyon sesinden içinin geçmesi ve izleyememek, hiçbir zaman izlemeye fırsat bulamadığın parliament pazar gecesi sineması, pazar banyosu sonrasında ailecek izlenen bizimkiler dizisi filan...

    buraya kadar her şey sanırım bir çoğumuzun yaşadığı olaylar. sonra büyüme evreleri, fikir ayrılıkları, ara sıra yaşanan kavgalar, abinin üniversiteye başlaması, sizin bir yaz tatilinde onun yanına gidip yaşadığı hayatına özenmeniz falan filan. devam ediyor farkındaysanız hikaye. yine sizinkine benzer tarzda.

    sonra onun askerlik dönemi başlıyor. gidiyor paşa paşa yapıyor askerliğini. bu süreçte yaşadığı sıkıntıları filan bir siz biliyorsunuz. aileden gizlemeye çalışıyor, birlikte göğüs geriyorsunuz hiç gocunmadan. daha bi sağlam oluyor o zaman bütün yaşananlar. bir nevi sırt sırta verme durumu. kaya gibi sağlamlaşmaya başlıyor bütün ilişkiniz. abi lan! haybe değil yani...

    sonra o evlilik hazırlıklarına başlıyor; heyecan tavan yapmış tabi. nişan, düğün derken soğuk odada daha sıcak olsun diye aynı yatakta yattığınız abiniz evlenmiş gitmiş bile. ulan diyorsunuz; "demek ki böyleymiş abinin evlenmesi.."

    mutlu bir yuvanın gözünde parlayan ışığını görüyorsunuz abinizde. bakıyorsunuz göbek filan yapmaya başlamış. evililk yaramış yani. sonrasında baskılar başlıyor tabi; "torun isteriz" gibilerinden. onlarda olayın farkında; lakin pek aceleci değiller bu mihvalde.

    sonra sizin maceranız başlıyor hayatta. üniversite, master filan derken askerlik başlıyor. birliğe teslim olduğunuz gün abinizi arıyorsunuz ve telefonu elinizden yengeniz kapıyor; "hadi gözün aydın amca olacaksın!"..

    o askerlik öyle bir bitiyor ki anlamıyorsunuz bile. geliyorsunuz sonra, giderken incecik olan yengenizin karnı nerdeyse burnunda. heyecan tavan yapmış, deli gibi gülümsüyor millet. bebek geliyor öle basit iş değil. hele de ilk bebek olunca, dede için babanne için bambaşka bir duygu. annenin doğacak torunu için ördüğü o küçük şeyler, aldığı minicik elbiseler filan. kıskanıyorsunuz içten içe. diyorsunuz; "bana yaptın mı bunlardan doğru söle?" cevap her zaman aynı tabi; "o benim ilk torumun karışma sen..!"

    doğum yaklaştıkça artıyor heyecanınız. artık arabanın bagajında valizi bile hazır bekletiyor sizinkiler. ha geldi ha gelecek hesabı. sonra bir sabah abiniz arıyor, sesi hafif ağlamaklı. ne oldu diyorsunuz! ne oldu..

    abiniz hıçkırarak söylüyor bu kez; "amca oldun.."

    10-15 saniye sessiz kalıyorsunuz. aklınıza abinize ilk sarıldığınız gün geliyor, ilk kavga ettiğiniz gün. sizi amerika'ya gönderirken "dikkat et lan kendine" deyişi, her telefonda "paran var mı diye soruşu"...

    anne alıyor sonra telefonu. o da ağlamaklı. hadi gözün aydın diyorsunuz; "babanne oldun". hıçkıra hıçkıra cevap veriyor o da; "bi görsen oğlum, tombiş bişi, yanakları al al.."

    sonra aklınıza o şarkı geliyor;

    ankara'dan abim gelmiş,
    evde bir bayram havası,
    annem babam beni çok severmiş..

    böyle bir duygu işte amca olmak;

    abinin yeni doğan oğluna; kendi adını koyması da cabası...
123 entry daha
hesabın var mı? giriş yap