• fenomenal hatice: yunancadaki phaenomenon ya da phenomenon'un latincesi olmakla birlikte türkçede zaten "fenomen" şeklinde adlandırabildiğimiz şeye bir de üstüne "görüngü" diyebilmiş olmamızı da şahsım adına makul kılar. gayet de subjektifim kusura bakmayın. şu eşitliği kuralım da sonra başımız ağrımasın: forma phaenomenon = forma apparens = görünen oluşum/biçim.

    apparens'in yunancası olan phenomenon phaino yani "ışığa getirmek/çıkarmak", "görünür kılmak" gibi özne sahibinin nesne üzerindeki kirli emellerini gösterdiği gibi, "göstermek", "oluşa gelmek/olmak", "görünmek", aşikâr olmak" gibi bizzat öznenin kendisinin başka gözler önündeki oluşumunu/değişimini gösteren bir fiilden gelir. phaino görüldüğü gibi hem nesne alır, hem almaz, o anki ruh haline göre bir şeyi görünür de kılabilir, kendi başına görünür de olabilir. insafına kalmış durumdasınız.

    dahası phaino'nun hıristiyan teolojisinde ruhsal hakikatten ayrı bir "olma" halini (distinguishing outward form from spiritual reality) gösterdiğini de görüyoruz. örneğin doğadaki herhangi bir cisim, diyelim ki kalorifer borusu (evet modern şehir hayatına özgü doğadan bahsedebiliriz burada), ruhsuz bir oluşum olması bakımından -hıristiyan teolojisine göre- bir phenomenon'dur. yine teolojik-literal (edebî/yazınsal) anlamda kutsal kitap'taki ruhsal duyuştan kopukluğu, örneğin richard s. westfall'un modern bilimin oluşumu adlı eseri (masanın üzerinde bu gözüme takıldı), belirtilirken phaino fiilinin kullanıldığını görüyoruz. o halde phenomenon yani fenomen'de iki tip kullanım göze çarpıyor: a. görünen/gösterilen b. (teolojik olarak) ruhtan yoksun şey veya yazın.

    phenomenon'un latincesi olan apparens'te ise ilk göze çarpan anlam, phaino fiilinden hareketle phenomenon'a biçtiğimiz donda da olduğu gibi, "görünür olma/olan"dır. gramer olarak incelediğimizde, phenomenon nasıl ki phaino'dan geliyorsa, apparens de appareo/apparere fiilinden gelir. bu fiil de doğal olarak "görünür olmak" ve "görünür kılmak" anlamlarına geldiğinden, burada, phaino'daki gibi hem öznenin kendi görünürlüğü hem de nesneyi görünür kılma durumu ortaya çıkar. englishçe ifade edersek "to come in sight - to appear" ve "to be seen - be in public".

    buradan hareketle "göksel fenomenler" ifadesini kullandığımızda bir teologun "işte tanrı'nın bize gösterdiği cisimler/hareketler bunlar" demesi mümkündür. dahası naturalist bir doğa filozofu ise "göksel fenomenler" deyişinden "görünen cisimler/hareketler" anlamını çıkarabilir. hem naturalist hem de teolog olan biri ise "göksel fenomenler" deyişi karşısında "zaten görünen bana gösteriyor kendini" gibi şiirsel bir yaklaşım sergileyebilecekken, ne naturalist ne de teolog olan biri ise yine "göksel fenomenler" deyişinden sinirlenebilir ve karşılığında "gökseli anladık da fenomen nedir ya, bir bilsem..." şeklinde üç nokta tüketebilir. hırstır, cevap yazmayın böylesine. daha da hırslansın.

    apparens'in zaman içinde, barındırdığı "görünebilirlik-gösterebilirlik" manasından ötürü, <ki bunu tam türkçeleştirirsek apparere fiilinin sıfat-fiilliğinden ötürü "görünen" ya da "gösterilen" dememiz mümkün> "kanıt" anlamında da kullanıldığını görüyoruz. hem görünen kanıt, hem de gösterilen kanıt, ikisi de apparens!

    ovidius "tympana non apparentia obstrepuere" diyor metamorphoses 4, 391'de yani "görünmeyen kulak zarlarını gürültüye boğdular", işte bu da şiirsel bir yaklaşımdır. oysa quintilianus, tam bir retorik hocası olarak öğrencilerini, sadece çağındakileri değil, yüzyıllar ötesindekileri de temkini elden bırakmadan uyarıyor ve diyor ki "apparentia vitia curanda sunt" (inst. orat. 12.8.10) "görünürdeki tuzaklara dikkat edilmelidir".

    etik netice: apparens stella yani görünen yıldız/yıldız fenomeni gibi bir ifadeyle karşılaştığınızda, nasıl ki söz konusu yıldızın o an oluşmadığını, sadece size o an göründüğünü düşünürseniz, sizi yakından ilgilendiren birtakım nitelikli fenomenlerin de salt size o an öyle göründüğü için öyle olduklarını bilmek durumundasınız, aksi halde fenomenin altında ezilir, komik duruma düşersiniz. bol bol insanlara karışın, birlikte dilediğinizce gezin, eğlenin, öpüşün, koklaşın. birbirinize seni seviyorum deyin. yoldan geçen birine gülümseyin. annenize çiçek alın. sevgilinize cevahir yemek katından yemek ısmarlayın. gülün, güldürün, sevin, sevdirin, özün, özdürün, süzün, süzdürün. siz bunun için dünyaya geldiniz.
hesabın var mı? giriş yap