1 entry daha
  • grup ezra koenig (gitar/vokal), chris tomson (davul), rostam batmanglij (klavye) ve chris baio'dan (bas) oluşuyor. columbia üniversitesinden tanışan bu dört genç adam, bir yılı aşkın süredir new york sahnesinde oldukça tanınan bir grup haline gelmiş durumda. kendileriyle aynı adı taşıyan ilk albümleri 28 ocak 2008'de indie plak şirketi xl recordings'ten yayımlandı. bu oldukça başarılı albümle vampire weekend için 2008'in ilk patlamasını gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. ayrıca, 1 şubat 2008'de amerikalı şovmen david letterman'ın programı "late show with david letterman"e çıkarak medyayı da arkalarına almış gibi gözükmekteler.

    ilk dinleyişte müziklerini arctic monkeys'e benzetmek aceleci bir tercih olmasına rağmen çok da yanlış olmayacaktır. ayrıca şaşırtıcı olmayan bir şekilde vampire weekend'de the strokes tadı da bulmak mümkün. ancak vampire weekend'i bir başka post-punk/indie grubu olmaktan kurtaran şey afrika kökenli müzikal altyapıları. talking heads'in veya paul simon'ın bir dönem yaptığı müziklerin etkilerini hissetmek mümkün vampire weekend'in müziğinde; bu da erken olgunlaşıp diğer indie gruplardan belirgin bir biçimde ayrılmalarını olası kılıyor bence. bir gün bir remain in light veya graceland yapabilirler mi? elbette düşük bir ihtimal ama, yapamayacaklarını kim söyleyebilir?

    2 dakikalık açılış şarkısı mansard roof şahsi favorilerimden biri. tanıdık bir melodisi olduğu hissine kapılmanız mümkün, ancak şarkı sample içermiyor ve tanıdık gelmesi çok başarılı bir ritme sahip olmasından kaynaklanıyor. "who gives a fuck about an oxford comma? / i've seen those english dramas too" sözleriyle açılan oxford comma rutin klavyesi ve metronom hissi veren davul vuruşlarıyla dinleyiciyi kolay yakalayabilecek bir başka şarkı. ufak bir ska parçası olarak başlayan a-punk, aksine albümün komplike şarkılarından biri. paul simon'ın efsanevi albümü "graceland"in içinden çıkmış gibi duran cape cod kwassa kwassa, "graceland"in içinde yer alsa sırıtmaz ve albümün ön plana çıkan şarkılarından biri olabilirdi. yaylıları sanki bir chamber-pop grubuymuşlarcasına cesurca kullandıkları m79, bir rock grubuna en çok benzedikleri ana tekabül eden i stand corrected ve kapanıştaki the kids don't stand a chance dikkatimi diğerlerinden daha fazla çeken şarkılar. eh, geriye de fazla bir şey kalmadı zaten. 11 şarkılık, 34 dakikalık bu albümde boş şarkı yok. bir debut için neredeyse mükemmel.

    grup üyeleri kendini geliştirdikçe daha çok büyüyecek ve adını duyuracaktır vampire weekend. her gün piyasaya çıkan binlerce yeni gruptan farkları, bir gün devler ligine katılma potansiyeline gerçekten sahip olmaları.
90 entry daha
hesabın var mı? giriş yap